Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı 2017/363

T.C.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu
Esas No:2017/829
Karar No:2017/363
K. Tarihi:4.7.2017

Mahkemesi: Asliye Ceza

Verileri hukuka aykırı olarak yayma suçundan sanık ...'nun beraatine ilişkin, Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.04.2011 gün ve 347-380 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince 18.11.2013 gün ve 33362-25776 sayı ile;
"...Dosya kapsamına göre; katılanın, 12.04.2007 tarihinde, bilgisi ve rızası dışında, adına bir arkadaşlık sitesinde üyelik işlemleri yapılarak profil oluşturulan sitede, kişisel bilgilerine yer verilip, oluşturulan profile cep telefonu numarasının yazıldığı ve bu profil üzerinden tanımadığı kişilerin kendisini telefonundan arayarak arkadaşlık isteğinde bulundukları iddiasını içeren şikayet dilekçesi üzerine başlatılan adli soruşturma kapsamında, arkadaşlık sitesinin sahibi olan şirketten gelen yazı içeriğine göre, katılanın kişisel bilgilerinin yer aldığı profilin 12.04.2007 tarihinde oluşturulup siteye üye yapıldığı, bu işlemin ise 'x.x.x.x' IP numaralı bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiğinin bildirildiği, konuyla ilgili olarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'den gelen yazıda ise, bildirilen IP numaralı bilgisayarın, sanığa ait '0242 349....' telefon numaralı ADSL hattı üzerinden internet erişiminin gerçekleştirildiğinin bildirildiği, yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporunun da bu yönde olduğu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında önceye dayalı husumet de bulunduğu halde, delillerin takdirinde hataya düşülerek, sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece ise 06.03.2014 gün ve 681-101 sayı ile;
"Tüm dosya içeriği, bilirkişi raporu ve Yargıtay bozma ilamına karşı alınan beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; katılan ... ait cep telefon numarasının 'www.t.com' isimli internet sitesinde 's' rumuzlu bir kişiye aitmiş gibi yayınlandığı, bu işlemin sanık ...'na ait 0242 349.... numaralı ev telefonuna bağlı ADSL hattı ile 19 IP nolu bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiği, sanığın savunmasında bilgisayar kullanmayı bilmediğini ileri sürdüğü, tanık olarak beyanı alınan sanığın kızı ...'nun da sanığın beyanını destekler mahiyette ifade verdiği, babasının aldığı bilgisayarı ağırlıklı olarak kendisinin kullandığını, diğer çocuklarının da kullandığını ifade ettiği, esasen tanık ...'nun katılanın iddiasına göre katılanın eşi ile fiilen birlikte yaşayan kişi olduğu ve katılan ile husumetli olan kişinin, tanık ... olduğu, katılan ile ...'nun birçok davada karşı karşıya geldikleri, nitekim katılanın ifadesinden de anlaşılacağı üzere ...'na attığı mesaj nedeniyle başka davada da karşı karşıya geldikleri, ...'nun babası olan sanığa ait bilgisayarı ağırlıklı olarak kendisinin kullandığı ve babasının bilgisayar kullanmasını bilmediği yönündeki beyanı göz önüne alındığında, iddianamede zikredilen eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiği hususunda mahkememizde kuşku uyandığı, kuşkunun sanık lehine yorumlanması gerektiği kanısına varılarak sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği..." gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme hükmünün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2014 gün ve 177027 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 842-804 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 24.05.2017 gün ve 63-4266 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı verileri hukuka aykırı olarak yayma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın adına ve Antalya'da bulunan adresine kayıtlı ADSL hattı üzerinden 12.04.2007 tarihinde "8....." IP numarası ile "...." isimli arkadaşlık sitesinde "cs" rumuzu kullanılarak oluşturulan profilde, katılanın telefon numarası ile gezip eğlenmeyi seven erkeklerle tanışmak istediği bilgisine yer verildiği, siteye giren kişilerce katılanın telefonuna çeşitli mesajlar gönderildiği,
Yeni ...........Elektronik Yayıncılığın 23.07.2008 tarihli yazısına göre; katılan adına oluşturulan profile x.x.x.x nolu IP ile giriş yapıldığı,
Türk Telekominikasyon Anonim Şirketinin 05.11.2008 tarihli yazısına göre; x.x.x.x nolu IP'nin, sanığın adına ve Antalya'da bulunan ikamet adresine kayıtlı ADSL hattı üzerinden kullanıldığı,
Bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre; suça konu üyelik işleminin, sanığın ikamet ettiği adreste sanık adına kayıtlı ADSL hattını kullanan bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... 13.04.2007 tarihinde Beykoz Cumhuriyet savcılığında; üzerine kayıtlı cep telefonu numarasının kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından "www.ava.com" sitesine “c” rumuzu ile aktarılmış olduğunu, siteden telefonunu bulan kişilerce rahatsız edildiğini, telefon numarasını siteye aktaran kişi ya da kişilerden şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; eşi , tanık ... ile 2006 yılından beri gayri resmi birliktelik yaşadığını, 'ın babası olan sanık ...'in .............partisinde bir dönem MYK üyeliği yaptığını ve bu partiden Adana birinci sıra milletvekili adayı olduğunu, eşinin ........................ ile ilişkisini sürdürerek 2009 yılında da aleyhine boşanma davası açtığını,
Katılan vekili 30.05.2011 tarihli dilekçesinde; katılanın hiçbir şekilde sanığın evinde kalmadığını,
Tanık ...; babası olan sanık ...'nun bilgisayar kullanmayı bilmediğini, sanığın bilgisayarı çocuklarının kullanması için aldığını, ağırlıklı olarak da kendisinin kullandığını, bilgisayarı parti çalışmaları için gittiği yerlere de götürdüğünü, katılanın da parti genel başkanının hanımı olduğu için bu siyasi çalışmalara iştirak ettiğini, katılan ile aralarında çıkan siyasi gerginliğe katılanın eşi olan genel başkanın son verdiğini, parti çalışmalarının Antalya'da olduğu dönemlerde katılanın kendilerinde kaldığını, katılanın partinin internet ve tüm bilişim işlerinden sorumlu kurucu üyesi olması nedeni ile bilgisayar ortamında parti internet sitesine veri aktarıp aldığını, kendilerinde kaldığı günlerde bu bilgisayarı ve IP adreslerini kullanarak internete bağlandığını, modemin kablosuz ağ bağlantısı olması ve sonraki süreçte katılan ile aralarındaki gerginliğin devam etmesi de dikkate alındığında katılanın 500 metre gibi bir alandan ADSL hatlarına bağlanarak kendi IP adreslerini kullanıp kendi lehine delil yarattığını düşündüklerini, eğer bu işi kendisi veya babası yapmış olsa idi, evlerinden değil de internet cafeden yapacaklarını, katılanın komplo kurduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... kollukta; IP numarası tespit edilen diz üstü bilgisayarı 3-4 sene önce ..................ün meclis danışmanı ve MYK üyesi olan kızına hediye ettiğini, kızının bu bilgisayarı çoğunlukla parti çalışmalarında kullandığını, kendisinin hiç kullanmadığını,
Mahkemede; katılan ile aralarında bir kısmı ceza bir kısmı da tazminat olmak üzere davalar olduğunu, bilgisayarı evdeki diğer bireylerin kullandığını, kendisinin ise kullanmayı bilmediğini, evindeki internet bağlantısının kablosuz olduğunu dolayısıyla evine 300 metre mesafede bulunan birinin bu hatta girerek kullanabileceğini, kocası ile evlerine gelen katılan tarafından dahi bu işin yapılmış olabileceğini,
14.02.2014 havale tarihli dilekçesinde; kızı ile ...................... arasında ilişki olduğunu düşündüğü için katılanın kendisine iftira attığını,
Savunmuştur.
TCK'nun "Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" başlıklı 136. maddesi; "(1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiş, suç tarihinden sonra 06.03.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanun ile suçun cezasının alt sınırı “iki yıla” çıkartılmıştır.
TCK'nun 136. maddesinde korunan hukuki değer genel olarak kişilerin özel hayatı ve hayatın gizli alanı, özelde ise kişisel verilerdir. Bu düzenlemeler ile tüm kişisel veriler koruma altına alındığından kişisel verilerin mutlaka gizli olması zorunlu değildir. Gizli olmayan ve herkes tarafından bilinen kişisel veriler de hukuka aykırı eylemlere karşı korunmalıdır. Zira kişisel verilerin korunmasına ilişkin suçlarda korunan hukuki değer "sır" olmayıp, verinin ilgilisi olan kişinin kişilik haklarıdır.(Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2014, 4. bası, s.579, 588-593)
TCK'nun 136. maddesindeki "verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçu, seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Hukuka aykırı olarak kişisel verilerin başkasına verilmesi, kişisel verilerin yayılması ve kişisel verilerin ele geçirilmesi şeklindeki seçimlik hareketlerin birinin gerçekleştirilmesiyle suç işlenmiş olacaktır.
"Kişisel verileri bir başkasına verme" seçimlik hareketinde, maddede geçen "başkası" gerçek bir kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilecek, veriler bu kişilere elden, posta ya da internet üzerinden elektronik posta ile vb. şekillerde verilebilecektir. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde "vermek"; "üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek, düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek" şeklinde açıklanmıştır. Bu seçimlik harekette verilerin hukuka uygun ya da aykırı yöntemle elde edilmiş olmasının önemi bulunmamakta olup, önemli olan husus verme eyleminin hukuka aykırı olmasıdır.
"Kişisel verileri yayma" seçimlik hareketi de çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilecektir. İnternet üzerindeki bir web sitesinde kişisel verileri yayınlamak, birçok kişiye elektronik posta ile ya da telefondan kısa mesajla göndermek, yazılı ya da görsel medyada yayınlamak gibi... Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde "yaymak"; "birçok kimseye duyurmak, çevreye dağılmasına sebep olmak" olarak açıklanmıştır.
"Kişisel verilerin ele geçirilmesi" seçimlik hareketi ise; kişisel verilerin kayıtlı olduğu belgelerin alınması ya da kayıtlı olduğu bilişim sisteminden ele geçirilmesi vb... şekillerde gerçekleştirilebilecektir. Ele geçirme fiili, başkasının hakimiyeti altında bulunan bir kişisel verinin, failin hakimiyeti altına girmesi ile gerçekleşmiş olacaktır.
Bu suçta herhangi bir neticenin gerçekleşmesi aranmadığından maddede sayılan seçimlik hareketlerin yapılmasıyla suç oluşacaktır. Bu açıdan TCK'nun 136. maddesindeki "verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" soyut tehlike suçudur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın adına ve Antalya'da bulunan adresine kayıtlı ADSL hattı üzerinden 12.04.2007 tarihinde "" IP numarası ile "www.va.com" isimli arkadaşlık sitesine "" rumuzu kullanılarak oluşturulan profilde, katılanın rızası dışında telefon numarası ile gezip eğlenmeyi seven erkeklerle tanışmak istediği bilgisine yer verildiği, siteye giren kişilerce katılanın telefonuna çeşitli mesajlar gönderildiği olayda;
Katılanın, suçun Antalya ilinde işlenmesinden bir gün sonra Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat şikâyette bulunarak sanığın kızı ile aralarında bulunan husumetten dolayı eylemi sanığın gerçekleştirdiğine dair beyanı; katılana ait telefon numarasının verildiği arkadaşlık sitesindeki üyelik işleminin, sanığın adına kayıtlı ADSL hattını kullanan bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiğine ilişkin bilirkişi raporu ile Yeni Medya Elektronik Yayıncılık ve Türk Telekominikasyon Anonim Şirketi yazıları karşısında; sanığın, eylemin evlerine gelen katılan tarafından gerçekleştirildiği ve kendisine komplo kurulduğuna dair savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunun kabulü ile itibar edilemeyeceği cihetle, üzerine atılı verileri hukuka aykırı yayma suçunu işlediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın atılı suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.03.2014 gün ve 681-101 sayılı direnme hükmünün, sanığın atılı suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.07.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Diğer Kararlar

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2016/9894 K.

Yargıtay Kararı: Kişisel Verilerin Dava Dosyasında Saklanması

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2014/3972 Esas ve 2016/9894 sayılı kararında, dava dosyasında tutulan kişisel verilerin iddia ve savunma makamlarına açık olacağı ancak diğer kişilere karşı korunması gerektiğine hükmediliyor.

Oku
Danıştay 5. Daire 2015/5190 E.
Danıştay Kararı

Danıştay Kararı: Mesai Kontrolü İçin Görüntü Alınabilir

Mesai saatlerinin kontrolü için çalışanların görüntülerinin günlük alınması kararının yürütmenin durdurulması talebi konusunda verilen karar

Oku
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/15069 K.

Yargıtay Kararı: Çalışanların Maaş Bilgilerinin Gizliliği Dokunulmaz Hak Değildir

Yargıtay bakımını yaptığı bilgisayarda çalışanlar arasındaki maaş farklarını öğrenen bilgisayar teknisyeninin maaş bilgilerini öğrenmesini başkaları ile paylaşmasını haklı buldu

Oku
Anayasa Mahkemesi'nin 2014/201 sayılı Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin Kişisel Sağlık Verileri İle İlgili İptal Kararı

Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Verilerinin Güvenliği ve Paylaşımına İlişkin Yönetmelik’in bazı maddelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi ilgili kanunun bazı maddelerini iptal etti.

Oku
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/331 K.

Yargıtay Ceza Genel Kurul Kararı – Kişisel Veri / Özel Hayatın Gizliliği

Kişisel verilerin işlenmesi, aleni bilgilerin durumu ve arkadaşlık sitelerinde kişisel verilerin paylaşılması hakkında karar

Oku
Danıştay 5. Daire 2013/9525 K.

Danıştay Kararı: Mesai Kontrolü İçin Parmak İzi Alınamaz

Mesai giriş çıkışlarının kontrol edilebilmesi amacıyla valilik tarafından parmak izi kontrolünün yapılmasının Kişisel Verilerin Korunması prensibine aykırı olacağına dair Danıştay kararı

Oku